Yemyeşil bir tabiat, yer yer yeşile kaçan masmavi bir deniz ve sizi seneler hatta çağlar öncesine götürebilecek esrarengiz kent, Dubrovnik. 49 bin nüfusu ile Hırvatistan’ın güneyinde yer edinen masalsı bir kent. Dubrovnik ile kucaklaşmanın heyecanı son demlerini yaşarken şehrin misafirperverliğini üstüne alan masmavi bir deniz karşılıyor sizi.
Kent, çağıl dünyaya ayak uyduran ve tarihin yıpratamadığı bir kalıntı (eski ve yeni) olarak ikiye ayrılıyor diyebiliriz. Gezinsel bir yer olan şehrin geçmiş dönemlerinden kalıntıları bugüne taşıyan ve eski kent (old town) diye tabir edilen bölgeye gitmek suretiyle yola çıkarken aslen şehrin muhteşem bir güzellikte olduğuna şahit olacaksınız.

Otomobil ile gitme isteği geçmiş dönem mimarisi ve korunma tedbirleri itibari ile sınırı olan tutulmuştur. Zira otomobil surların içine geçmediğinden surlara en yakın yerde inip fazlaca kısa bir mesafeyi yürümek zorunda kalıyorsunuz. Eski şehirde sizi çağlar öncesinden kalan güzel surlar karşılıyor. Eski kent diye tabir edilen şehrin bu bölgesindeki mimarinin insanları en fazlaca büyüleyen ve en fazlaca garip buldukları tarafı ise şehri içine hapseden surların büyüsü olmuştur.
Surlardan içeriye girince bambaşka bir kent, tüm güzellikleriyle gözler önüne seriliyor. Eski zamanlardan kalan kiliseler, katedraller, çeşmeler, evler… Sizi tamamıyla büyüleyebilecek bir geçmişe seyahat yaptırır. Arnavut kaldırımında yavaş yavaş yürürken sizi ilkin güzel bir çeşme karşılıyor. Bir avuç su içip yolunuza devam ederken çoktan fotoğraf çekilmeye başlamış olan turistleri görmeniz mümkün. Bir taraftan büyük toplara haiz külahta dondurmanızı yerken bir taraftan sokak çalgıcılarının üstün kabiliyetlerine şahit olabilirsiniz.

Kent, Hırvatistan’ın Yugoslavya’dan ayrılışı esnasında çıkan muharebede ciddi yaralar almış. Sadece UNESCO ve bazı hususi yatırımcılar şehrin büyüsünü bozmadan şehri tekrardan inşa etmişler. Bu tekrardan doğuş, ziyaretçilerini samimiyetle karşılamaya başlamış durumda. Kısa bir kent turu yaptıktan sonrasında yapılması ihtiyaç duyulan ilk şey kent surlarında güzel bir yürüyüş olmalıdır. Şehrin büyüsüne kapılan ayaklarınız sizi cennetin bir yansıması konumundaki yere götürecektir. Sağınızda uçsuz bucaksız Adriyatik denizini, solunuzda ise masalsı şehrimizi görmüş olacaksınız.
Anıları ölümsüzleştirmek niyetindeyseniz fotoğraf makinenizin kadrajını ayarlayıp bu turu yapmanızı tavsiye ederim. Ortalama 1 saat devam eden bu seyahat sizi şehrin her açısını yukarıdan net bir halde görebileceğiniz bir mekân ile bir araya getiriyor.

Sur yürüyüşü arkasından karnınızın acıktığını varsayarak ve deniz ürünlerini sevdiğinizi umarak Dubrovnik’in benzeri olmayan restoranlarına doğru yavaş yavaş geçiş yapmanızı tavsiye ederim. Restoranların tümü güzel bir atmosferin ürünü olan bir titizlikle tasarlanmış. Şehrin dokusuna uygun bir mimari ve geçmiş dönemlerin izleri burada da sizi içine alacak özellikte. Deniz ürünü adına ne isterseniz leziz bir halde bulabilirsiniz. Siparişleri verdikten sonrasında, kulaklarınızda Dubrovnik yöresine ilişik olan şarkılar eşliğinde kent izlenimlerinizi güzel bir sohbetin başlangıcı olarak kullanıyorsunuz. Et yada tavuk yemeği bulunan azca da olsa restoranlar var. Sadece deniz şehri olduğundan dolayı daha fazlaca deniz ürünleri bulunur. Kalamar, ahtapot salatası, midye dolma, midye makarnası, karides, mürekkep balığı yemeği ve daha neler neler.

Karnınızı doyurduktan sonrasında Games of Thrones dizisinin bazı sahnelerinin çekilmiş olduğu kaleye de gitmeniz mümkün. Diziden hatırladığınız birkaç sahneyi siz de canlandırıp kendi kısa filminizi oluşturmanın mutluluğunu yaşayabilirsiniz. Şehrin birçok yerinde bu dizi yardımıyla iyi bir gelir deposu elde eden bölgeler bulunur. Bunun haricinde, spor aktivitesi olarak Adriyatik’in benzeri olmayan sularında kano gezisi yapmak isterseniz bunu organize eden birçok yer bulabilirsiniz.
Görkemli Dubrovnik manzarasını bir başka açıdan da izleyebileceğiniz teleferik hizmeti bulunuyor. Bilet alırken tek gidiş yada gidiş dönüş seçeneği bulunmakta. Görünüm eşliğinde tabiat yürüyüşü yapmak isterseniz tek gidiş olanını seçebiliyorsunuz. Teleferikle yukarı çıktıktan sonrasında manzarayı görebileceğiniz balkon seçimi durak mevcuttur. Kent manzarasını durup hayranlıkla izlediğiniz bu teleferik istasyonlarında kafe ve restoran bulunmakta. Ek olarak hediyelik eşya alacağınız bölgeler de mevcut. Dönmek istediğiniz süre, eğer biletiniz gidiş dönüş ise aynı biletle ve teleferikle, değilse güzel bir tabiat yürüyüşü ile dönmek mümkün.
Hava kararmadan ilkin minik ya da büyük hediyelerin satılmış olduğu bölgeleri gezmenizi tavsiye ederim. Birbirinden güzel hediyelik eşyaları bulunduran öyleki fazlaca mağaza var ki hangisine girip çıkacağını şaşırıyor insan adeta. Güneş, denizin üstünden batarken şehrin akşam gözüyle de fazlaca güzel olduğu kanaatine varıyorsunuz.

Ellerinizde giderken götürülmeyi bekleyen hediyeler ile gözleriniz, güneşin denizde batışını izleyecektir. Muhtemelen bu izleyiş bir hüzün doğuracaktır, yutkunamadığınız bir hüzün. Dubrovnik’in gecesi ayrı gündüzü ayrıdır. Gece yaşamını sevenlerimiz için birçok kafe, bar bulunmakta. Bu güzel mekânlarda vaktinizi keyifli geçirerek gününüzü sonlandırabilirsiniz. Gecenin son bakışları şehrin gökyüzüne bir minnet ile teşekkür ederek, geceyle vedalaşarak dalacaksınız uykuya.
Sur içinde büyüyen bir kent, denizin çok önemli görüntüsü ile daha kaç kişiye cenneti sunacak kim bilir. Yeryüzünde aden esintisi ile geçmişin tüm kalıntılarını geleceğe vakfetmiş bir kent gezip görülecek bölgeler listenizde yerini korumanın gururu ile bir yıldız oluyor gökyüzünde. (Yazı ve fotoğraflar: Liva Türk)