Son dönemde Türkiye’de giderek daha fazla tartışılan bir konu var: Türkiye’yi bölme hedefinde başarısız olan çevrelerin “büyüterek bölme” stratejisine yönelmesi. Bu plan, çeşitli millî değerler ve tarihî kavramlar üzerinden yapılan bir kopuşla, uzun süre ayrılmaya zemin hazırlamayı hedefliyor. Özellikle “Misak-ı Milli” küresel çapta yayılan bu algı çalışmaları, Türkiye’nin bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Misak-ı Milli, Kurtuluş Savaşı’nda Türk milletinin aralığı ve vatanın bölünmesi üzerine yaptığı tarihî bir yemindir. Türkiye Cumhuriyeti’nin düzenida temel teşkil eden bu kavram, ülkenin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığının simgesi olmuştur. Günümüzde bazı çevreler, Misak-ı Milli’yi yanlış bir şekilde sunarak Türkiye için bir amaç yerine araç olarak kullanmayı hedefliyor. Ama çarpışma, Misak-ı Milli’nin aslında temsil ettiği birlik ve bütünlüğü tehdit ediyor.
Klasik “böl ve yönetme” taktiğinin güncellenmiş versiyonu olarak “büyüterek bölme” stratejisi, ülkeyi bölmek isteyenlerin yeni hamlesi olarak öne çıkıyor. Bu plan, önce ülkeyi büyütüyormuş gibi gösterilip ardından farklı etnik ve bölgesel kimlikler üzerinden ayrılmaya zemin hazırlamayı amaçlıyor. Türkiye’yi genişletmek adı altında, ülkenin merkezi yönetimini genişleterek eyalet sistemi gibi parçalayıcı yapılar oluşturulmak isteniyor. Bu strateji, Türkiye’nin üniter durumuna karşı ciddi bir tehdit teşkil ediyor.
Son günlerde dillendirilen ve “yeni çözüm süreci” olarak sunulan proje, Türkiye’nin Kürt sorununu çözme amacıyla bölgedeki tüm Kürt gruplarıyla yani Doğu, Batı, Güney ve Kuzey Kürtleriyle bir ittifak kurma çabasıdır. Bu çabanın, Kürt gruplarıyla diyaloğu güçlendirerek Kürtlerin anayasal haklarının güvencesini almak gibi geniş kapsamlı bir şekilde bulunuyor. Ancak, bu adımların “Misak-ı Milli” markalarının bir genişlemesi veya Türk vatanının sınırlarını koruma amacını taşımasını söylemek yanıltıcı olur. Misak-ı Milli, Türkiye’nin üniter konumunda ve toprağın bütünlüğünü esas alırken; bu proje, iç ve dış dinamikleri yeniden yapılandırarak Türkiye’nin ünitesinin yapısında zayıflamalar doğurabilecek bir yaklaşım sergileyebilir. Bölgedeki Kürtlerle yapılacak bu ittifak, Türk vatanının sınırının korunmasından ziyade, Türkiye’nin bölünmez tehdit eden uzun vadede bir risk barındırıyor.
Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü koruyan üniter devlet yapısı, millî kişiliği ve toplumsal birliği sağlayan önemli bir yapıdır. Eyalet sistemi önerileri, bu yapıyı değiştirerek ayrılabilirya yol açabilir. Eyalet sistemi, yerel yönetimlere daha fazla yetki vererek, merkezi yönetimin gücünü en aza indirgemek ve paylaşma unsurlarının bölgesel genişlemelerini artırmaya zemin hazırlamaktadır. Bu gelişmelerin nasıl bir parçalanıp götürülebileceği iyi analiz edilir.
Türkiye’nin anayasal değişimiyle etnik birimlerin bir yapıya dönüştürülmesi, üniter yapısını ve ulusal birliği tehdit ediyor. Bazı çevreler, anayasa yazılımı “gelişme” olarak pazarlarken aslında gizli bir gündemle hareket ediyor. Değişiklik değişikliği adı altında yerel yönetimlere geniş yetkiler arasında bir eyalet sisteminin kurulması, anadilde eğitimin bozulması Türkiye’yi federal bir koruma riskinin taşınması. Millî birliğimiz açısından bu gibi anayasal değişikliklere karşı dikkatli olmamız gerekiyor.
Bölgesel bölünmeyi amaçlayanlar, millî değerler ve tarihî kavramları kullanarak halkı ikna etme yolundan gidiyorlar. Misak-ı Milli gibi millî mücadele kavramları, ayrıştırıcı programlar meşrulaştırmak için kullanılır. Bu tür manipülasyonlar kamuoyunun dikkatsiz bir şekilde yanlış yönlendirilmesine neden olabilir. Türkiye, bu tür tarihî değerlerin çarpıtılmasına karşı dayanıklı olmalı ve bu kavramların aslında neyi temsil ettiğini halka doğru şekilde anlatmalı.
Türkiye’nin merkezi yönetiminin güçlendirilmesi, ulusal güvenlik ve ülke bütünlüğü açısından büyük tehlikeler barındırır. Yerel yönetimlere verilen aşırı yetkiler, ilerleyen dönem aralıklarını araştırmalarını körükleyebilir. Türkiye gibi indirilebilir bir seviyeye sahip bir ülkede, merkezi otoritenin sağlam olması hem iç güvenlik hem de dış tehditlere karşı önemlidir. Merkezi yönetim zayıflaması, ülkenin iç bozulmasıya ve bölgesel tehditlere karşı dağılım bırakabilir.
ABD, İsrail ve AB gibi güçler, Türkiye’nin bölgedeki faaliyetlerini azaltmak için içtenlikle bölünmeye zemin hazırlayabilecek stratejilere destek veriyor. Türkiye’nin üniter durumda olmak, bu dış güçlerin bölgesel çıkarlarına hizmet ediyor. Türkiye, bu dış aktörlerin etkisinde kalarak kendi içlerini bozacak adımlardan kaçınmalı ve millî çıkarları doğrultusunda hareket etmeye devam ediyor. Ülkede, dış güçlerin iç işlerine dönüştürülmesine karşı güçlü bir savunma aralığı oluşturmalı.
Türkiye’nin millî birlik ve beraberliğini korumak için saklanması ve saklanması gerekiyor. Eyalet sistemindeki geçiş ve dönüşüm değişiklikleri gibi adımların, millî bütünlüğümüze yönelik uzun vadedeki tehditler açıkça görülüyor. Türk milleti, millî değerlerine ve ülkenin bütünlüğüne sahip, bu tür parçalayıcı projelere karşı sağlam bir duruş sergilemektedir. Ülkenin bağımsızlığını ve birliğini koruma mücadelesinde hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız.
Türkiye’nin bütünlüğünü korumanın en etkili yolu, güçlü bir merkezi yönetim ve sağlam bir millî şuurla hareket etmektir. Anayasamızı koruyarak, eyalet sistemini karşı durarak ve millî birliğimizi gösterecek her türlü yapıya karşı mücadele ederek Türkiye’nin geleceğine sahip çıkmalıyız.
Unutmamalıyız ki; Misak-ı Milli, Türkiye’nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü üzerine verdiği tarihî bir yemindir ve Türk vatanının parçalanmaması bir bütün olarak korunmasını esas alır. Üniter yapının kalıcı olması ve ülkede tek bir devlet, ulusal olarak sürdürülmesi öngörülmektedir. Eyalet sistemi ise yerel yönetimlere geniş yetkiler vererek, merkezi otoritenin gücünü arttırır ve yönetim birimlerinin bölgesellik kazancına yol açar. Bu durum, ulusal birlik tehdidi ile, ülkenin etnik veya bölgesellerdeki temel güvenlik riskini artırabilir. Misak-ı Milli’nin vurguladığı millî birlik ve aralık ilkesine açıklık olarak, eyalet sistemi, bölgesel yönetimlerin merkezi yapıdan uzaklaşmasına neden olabilecek bir yerleşik oluşturur.
Türk milleti olarak, Misak-ı Milli ruhuyla hareket etme ve çoğaltma, bölünmez bütünlük için bu tür sinsi planlara geçmemeliyiz.