Pisagor mu, Pitagor mu?

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sisam Adası’nda doğu batı eksenli git-gellerin arkasından ikinci güne utana sıkıla merhaba diyoruz. Bigün öncenin yorgunluğu ve yatmadan ilkin meydana getirilen kahvaltı saati pazarlıkları yarar etmiyor. Eren ve Evrim derin uykusundan ödün vermezken otelin deniz manzarasına karşı tek başına kahvaltı için ayaklanıyorum.

Esintiyle karışık usul usul yaklaşan güneşe gürültücü turistlerin arasından merhaba derken, kahvaltılık malzemelerin açık büfeye çıkarıldığı ilk anda adeta süpürülüyor olması gözümü korkutuyor.

Bir bardak portakal suyu ve çay eşliğinde yerimi belli ettiğim masama dişime gore bulduğum birkaç parça atıştırmalıkla dönüyorum.

Hemen hemen kahvaltı saatinin bitmesine 1 saat benzer biçimde bir süre olmasına karşın yaşlı çiftler şen kahkahalarıyla kahvaltı salonunda inanılmaz bir gürültü meydana getiriyor.

Çayımı keyifle içtikten sonrasında sessiz bir şekilde odaya dönüyorum. Uykularından ödün vermeyen kardeşler odaya girmeme karşın uyanmıyor. Birkaç sesli hareketimin arkasından aralanan gözler (Eren) saatin kaç bulunduğunu sorarak, hala kahvaltı için zaman olup olmadığını anlamaya çalışıyor.

Bir gece ilkin yatarken birlikte kahvaltıya gitmek zorunda değiliz yakınmalarıyla uyumaya çalışan Eren bu kez azca ilkin kahvaltıdan gelmeme karşın beraber kahvaltıya gitme teklifinde bulunuyor. Evrim diyalogları sessiz bir şekilde izlerken, Eren’in ısrarları sonucunda hep birlikte kahvaltıya inmeye karar veriyoruz.

Sabah bir tur açık büfeyi tavaf ederek dişime gore birkaç parça bulmuş olsam da kahvaltı saatinin sonuna doğru yaklaştığımızdan o kadar da bir şey bulamıyoruz bu kez.

Isınmasını sağladığımız ekmek dilimleri ve nutellaya benzeyen krem çikolata ağırlıklı bir menüyle deniz manzaralı masaya geçerek günü planlıyoruz.

Adadaki son günümüzde öğleden sonrasında saat 4’te limanda olup kiralık aracımızı teslim etmemiz gerekiyor. Saat 4’e kadar olan bölümde ise ilkin meşhur matematikçi Pisagor’un doğduğu yer olan ve adıyla anılan Pythagoreio’ya gideceğiz, sonrasında ise Sisam’ın Türkiye sahilleriyle en yakın mesafede yer edinen plajı olan Psili Ammos’da deniz tadı yapacağız.

Kahvaltının arkasından odada ufak bir siesta yaparak, eşyalarımızı topluyoruz.

sisam besinci parca (6)

Eren’in keyif yapması ve kişisel bakım süreci uzadığından Eren’i odada bırakarak, Evrim’i de alarak otelin sahiline geçiyoruz. Yaşlı turistlerin denize yavaş yavaş girmiş olduğu taş plajda şezlongun üstünde denizin dalga sesiyle sohbete başlarken, ilk günün muhasebesini de yapıyoruz. Hafifçe hafifçe esen rüzgarla kendimizden geçmeden, odada yalnız bıraktığımız Eren’in yanına dönüyoruz.

Yatağında uzanırken bulduğumuz Eren telefonuyla internette sörf yaparken son uyarıların arkasından hızlıca hareket edip otelden resmen ayrılıyoruz.

sisam besinci parca (48)

Kia Picanto’nun alabileceği maksimum yüke 3 şahıs ve 3 kişinin çantalarıyla ulaşarak en ufak bir boşluk bırakmadığımız aracımızla gene yollara düşüyoruz. 13 kilometrelik karayolu adanın organik yer şekilleri sebebiyle çoğu zaman yüksek eğim üstünden gidiyor.

Pythagoreio

Sisam’ın merkezi olan Vathi’den tırmanarak hem de adanın internasyonal havalimanının da olduğu Pythagoreio yolculuğuna başlıyoruz. Bir gidiş bir geliş olmak suretiyle dar sadece bakımlı olan karayolu üstünde sağlı sollu sıralanan çiftlik evleri kent yaşantısından uzakta yaşayan insanların kendilerini dinledikleri birer kaçış noktası haline dönüşmüş.

Gerçi toplam nüfusu 40 bini bile bulmayan Sisam’da nüfus yoğunluğundan anlatmak oldukça mümkün olmasa da gene de Vathi ve Karlovasi’de harekete rastlanabiliyor.

sisam besinci parca (16)

sisam besinci parca (14)

Yarım saate yakın bir sürede ulaştığımız Pythagoreio, Türklerin Pisagor, internasyonal toplumun ise Pitagor söylediği matematikçi, bilimadamının doğduğu şehir. Oldukça detaymış benzer biçimde görünse de ilkin Evrim’le sonrasında da Eren’le Pisagor mu, Pitagor mu tartışmasına girişince her konuşmanın başlangıcında Kirli(t)agor kelimesi söyleniş ederken bir gülümseme beliriyor yüzümüzde.

sisam besinci parca (32)

Türkiye’de bilhassa matematik derslerinden tanıdığımız Pisagor‘a iyi mi hitap edeceğiz diyalogu  yiyecek için oturduğumuz mekanda bir türlü gelmek bilmeyen yemeği beklerken de devam ediyor. Ben adlar hususi de olsa belli ülke ve dillerde o ülkeye uyarlanmış biçimlerinin kullanılabileceğini savunurken Eren ve Evrim ikilisi hususi ismin kendi kullanımında ısrar ediyor.

sisam besinci parca (10)

Bir taraftan yiyecek gelsin diye yakarma ederken, tartışacak yeni mevzular arıyoruz.

Sisam’ın öteki adalara ulaşım elde eden üç limanından birinin de bulunmuş olduğu şehir, mühim büyüklükte bir yat limanına da evsahipliği yapıyor. Birbirinden değişik bayraklı yat ve tekneler Pythagoreio yat limanına demirleyerek dinlenmeye çekilirken, Türk bayraklı bir tekneyi görünce ister istemez mutlu oluyoruz.

Münakaşa ve sohbetin içinde merakla beklediğimiz yemeğimiz geliyor. Bir Yunan adası klasiği olarak bilhassa yiyecek yiyecek için oturacağınız mekanlarda hız ve servis kalitesinden yakınma etmemeyi baştan kabul edin. Maalesef bu mevzuda hiçbir gelişme göstermiyor Yunanlar.

Acıkmanın ve beklemenin de etkisiyle ikişer gyros (giros) yiyoruz. Abartı bir halde doyduktan sonrasında Portekizli Jennifer için hediyelik bir şeyler bakma telaşına girişiyoruz. Evrim’in kararsız tavırları ve armağan bakma heyecanına ortak olurken ben de ufak bir anahtarlık ile buzdolabı magneti alıyorum kendime. Eren ısrarlı sorularımıza “Ben burda misafirim yaaa!” hönkürmeleriyle cevap verirken, tekrar ondan “Bana bunlarla gelme, bana bunlarla gelme!” çıkışını duymamak için bu tip soruları sormamaya karar veriyorum.

İki hediyelik eşya dükkanını gezdikten sonrasında ilk girdiğimiz dükkana dönme sonucu veriyoruz. Evrim daha ilkin kendisine anlattığım Piasagor Kabı’nın küçüğünden alacak.

Pisagor Kabı

Pisagor Kabı’nın içinde bir yükselti bulunuyor. Herhangi bir içeceği bu bardakla içebilmeniz için doldururken seviyesinin yükseltiyi aşmamasına dikkat etmek zorundasınız. Aksi halde içine boşalttığınız sıvı, bardağın altındaki delikten akıp gidiyor. Düşünür Pisagor, bu buluşuyla “Aza kanaat getirmeyen, bir çok bulamaz” sözünü belirtmek istemiş ve açgözlü kişilere uyarıda bulunmuş.

Uzun ve kararsız bir süreçten sonrasında hediyelik eşyaları güzelce paketletiyoruz. Ellerimizde torbalar azca ilkin yanından geçtiğimiz fakat farketmediğimiz Pythagoreio heykelinin yanına gidiyoruz. Gezgin moduna dönüş yaparak heykelle fotoğraf çekilirken, heykelin üstünde Evrim’e verdiğim hiçbir pozda heykelin bütünü ile beni görüntülemeyi başaramayan Evrim’i alkışlıyorum.

sisam besinci parca (24)

sisam besinci parca (23)

Öğle saatinin etkisiyle iyiden iyiye kavuran sıcak altında tişörtümü çıkarınca Eren’in kıro yakıştırmasına maruz kalıyorum. Tüm yakıştırmalara karşın  bir süre daha yarıçıpla yürüyorum.

sisam besinci parca (12)

Yat limanının çevresinde son bir tur attıktan sonrasında güneşin altında bizi bekleyen Picanto’ya binerek kentin ara sokaklarına dalıyoruz. Türkiye’deki yazlık beldelere oldukça benzeyen Pythagoreio’ya veda ederken yolculuktaki sürede Evrim bizlere Portekiz kelimesinin portakal ile bağlantısını konu alıyor.

Osmanlı döneminde Portekiz’den gelen portakal kasalarının üstünde “portugal” yazdığından portakala portakal demekteymişiz. Evrim’in Portekiz’e olan tutkusu ve data dağarcığının o topraklarda yaşayan arkadaşıyla bağları bulunduğunu söylemek yalan olmaz sanırım.

sisam besinci parca (9)

Vasıta kiraladığımız firmanın “stop” uyarılarıyla her dur tabelası gördüğüm noktada ayağım ister istemez frene gidiyor. Burası Türkiye değil düşüncesini zihnimden çıkarmadan, trafik kurallarına olabildiğince uyarak Psili Ammos’a gidiyoruz.

sisam besinci parca (20)

Pisili Ammos

Sisam’a giden Türk turistlerin heyecanlanmış olduğu bir bölgenin adı Psili Ammos. Türk kıyılarında bulunan Kuşadası Istek Yarımadası Ulusal Parkı ile bir tek  bin 575  metrelik mesafede bulunan Psili Ammos Samos’a kaçak geçişleri engellemek suretiyle vazife meydana getiren askeri birliğin de üssüne evsahipliği yapıyor hem de. Adanın en güzel kum plajlarından kabul edilen Psili Ammos Yunan askerleri için “en doğuda” vazife meydana getirilen coğrafi konum olarak ifade ediliyormuş. Yunanca anlamı ince kum olan Psili Ammos’tan 300 kulaç atarak Türk kıyılarındaki ulusal parka ulaşılabilirken siz denizde yüzerken açıktan geçen Türk seyahat tekneleri ile Yunan bandıraları teknelerin ustaca ayrılmış iki ülkenin kara sularında yan yana seyrettiğine tanık olabilirsiniz.

Picanto’yu bulduğumuz ilk noktaya park ettikten sonrasında alev alev yanan plaja yöneliyoruz. Geçtiğimiz yıl 2 euro olan şezlonglar bu yıl 3 euroya çıkmış. Sadece Türkiye ve karşı kıyılardaki tesislerle karşılaştırıldığında bu ücret hiçbir şey.

Bilhassa yiyecek ve içecek fiyatlarının uygunluğu ile gelen müşteriyi kazıklama düşüncesinden uzak işletmecilik insanı oldukça sorgulamadan tatilin rahatlığına kaptırıyor.

Yunanların serinlemek denildiğinde ilk akla gelen içeceği olan frappelerimizi söylüyoruz. Eren ve Evrim serinlemek için denize koşarken ben gelen frappeyi yudumlayarak kestiriyorum.

Bir süre denizde kalan kardeşlerin dönmesiyle tavla oyunu da başlıyor.  Geriye kalan dönüş süresini de hesap ederek hareketlerimizi hızlandırıyoruz. Tavlanın arkasından bir tur daha denize girerek plajda duş arasak da ürkü ve geç kalma korkusu bizi direkt otomobile yönlendiriyor…

Tuzlu tuzlu halde koltuğa serdiğimiz havluların üzerine oturarak arabayı teslim etmek suretiyle Vathi yolculuğuna başlıyoruz bir kez daha…

Dolu dolu iki günlük Sisam macerasında sona doğru yaklaşırken Türkiye’ye dönüşün sancısı ve heyecanı sarıyor zihinleri…

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
cool
Cool
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Viyana Blog - Güncel Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!