Türk, Suriye ve Afganistan’a sürgün uyarısında bulundu

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk Viyana’da © APA/KİLİT TAŞI/SALVATORE DI NOLFI

BM İnsan Hakları Komiseri Volker Türk, geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanı Gerhard Karner’in (ÖVP) çağrısı üzerine Suriye ve Afganistan’a sınır dışı edilmelere karşı uyarıda bulundu. APA’ya verdiği röportajda Türk, “Afganistan’da insan hakları durumunun her hafta kötüleştiğini görüyoruz, Suriye’de insan hakları durumu hala son derece istikrarsız, zorla geri göndermeyle başlayabileceğinizi düşünmüyorum” dedi. Ayrıca sığınma prosedürlerini üçüncü ülkelere yaptırmayı da eleştiriyor.

Avrupa’daki göç politikasıyla ilgili olarak bu hafta Viyana’da bulunan Avusturya doğumlu BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri, “mantıklı ve olgusal ve aynı zamanda insan hakları çalışmaları ve mülteci düzenlemelerine dayanan bir tartışma” yapmak istiyor. ve kaldırılandan sapmaz”.

Türk’e göre iltica prosedürlerinin İngiliz modeline göre üçüncü ülkelere taşınması insan haklarına uygun değil. İngiltere’nin Ruanda ile anlaşması, Avustralya mülteci politikasına benzer fikirlere dayanıyor. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri, “İnsanlarla hiçbir şey yapmak istemiyorsunuz, artık benim bölgeme gelmelerine izin verilmiyor” diye eleştirdi.

Avustralya’nın mülteci politikası örneğinde “insan haklarına aykırı, mülteci hukukunu çiğneyen bir zulüm politikası”ndan söz eden Türk, bunun nüfus üzerindeki etkileri konusunda uyarıda bulunuyor: “Bir grup insanı böyle izole edersem, bir toplumun gaddarlaşması ve bu beni endişelendiriyor.”

İçişleri Bakanı Gerhard Karner (ÖVP), BM Yüksek Komiserliği’nin açıklamalarına tepki olarak “az anlayış” dile getirdi. APA’ya gönderdiği açıklamada, “mevcut sistemin bozulduğunu” ve “açıkça yeni düzenlemeler üzerinde çalışılması” gerektiğini vurguladı. “Bu, işleyen sınır korumasından, AB’nin dış sınırlarındaki hızlı prosedürlere ve güvenli üçüncü ülkelerdeki prosedürler hakkında tartışmalara kadar uzanıyor. İnsan haklarına uygun, işleyen ve makul bir iltica sistemi, insanların ne yazık ki çoğu zaman ekonomik nedenlerle ölümcül olan yollara girmesini önlemelidir,” diye savundu Karner.

Küresel insan hakları durumuyla ilgili olarak Türk, APA röportajında, artan jeopolitik gerilimler göz önüne alındığında, insan haklarının ne olduğunun unutulmasından duyduğu endişeyi dile getirdi. “Jeopolitik anlaşmazlıklarda sadece masa tenisi değil, aynı zamanda günlük yaşamda gerçekten olan bir şey.” Ayrıca iklim değişikliği ve dijitalleşme ile uğraşmayı insan hakları için zamanımızın en büyük zorlukları olarak görüyor.

BM Yüksek Komiserliği’ne göre, insan hakları durumu, son zamanlarda Sudan’da olduğu gibi silahlı çatışmalarda şu anda en kötü durumda. Sudan Genelkurmay Başkanı Abdel arasındaki iktidar mücadelesine atıfta bulunan Türk, “60’tan fazla hastane artık çalışmıyorsa, sadece iki adamın gücü söz konusu olduğunda halkın başına gelenleri gerçekten umursamadıklarını görebilirsiniz” dedi. Fattah al-Burhan ve milis şefi Mohamed Hamdan Dagalo.

Küresel insan hakları durumu, yine artan küresel yoksulluğun bir sonucu olarak son zamanlarda kötüleşti. Korona salgını ve ardından gelen Ukrayna savaşının neden olduğu kriz sonucunda aşırı yoksulluk içindeki insan sayısı önemli ölçüde arttı. Türk, “Şu anda yeniden aşırı yoksulluğa düşen 300 milyon insan, elbette aynı zamanda bir insan hakları sorunu ve çoğu zaman öyle görülmüyor” diyor. Avrupa’da ve Avusturya’da da son yıllarda yoksulluk ve dışlanma riski altındaki nüfusun oranı arttı.

Sosyal platformlarda yer alan zararlı yanlış bilgilendirmeler veya muhaliflere yönelik nefret söylemleri ve bazı nüfuz sahipleri tarafından yayılan kadın düşmanlığı da bir insan hakları sorunudur.

Türk, Çin’deki etnik azınlıkların baskı altına alınması konusunda iyimser: “Bu görüşmeler bende en azından bir gerçeğin farkına varıldığı, bu yasaların bazılarının daha yakından incelenmesi gerektiği, reform’ diyen Türk, ‘Umut en son ölür’ dedi.

Çeşitli zorluklar karşısında, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, ofisinin yetersiz finansmanından şikayet ediyor. Türk, “sözde çok söz” var, ancak desteğin “nasıl olması gerektiği ve ne kadar etkili olacağı” ile orantısız olduğunu söylüyor. Pek çok ülkeye gitti ve “Yalnızca daha fazlasını yapabileceğimiz, insanları hapisten çıkarabileceğimiz, yerel varlığımız daha fazla olsaydı ve önerilen yasalar hakkında da yorum yapabileceğimiz fırsatlar görüyorum.” BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin kurulmasına ivme kazandıran Viyana Dünya İnsan Hakları Konferansı’nın 30. yılı ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 75. yılı olan bu yıl dönümünden itibaren Türk, “geleceğini” umuyor. kurumumla ilgili olarak da yeni bir iyimserlik ruhu”.

(Röportaj Judith Egger/APA tarafından yapılmıştır).

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
cool
Cool
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Viyana Blog - Güncel Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!