Bratislava (Slovakya) | Kocaman Minik Şehir

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Bratislava
(Slovakya)

 

Arması


Bratislava, Slovakya’nın başkenti ve en büyük şehridir.

Avusturya’nın başkenti Viyana’nın 50 km kadar doğusunda bulunan şehir yaklaşık 450.000 nüfusa sahiptir. Tuna Nehri kıyısında yer alan şehir hem Avusturya’ya hem de Macaristan’a sınırdır. (Dünyada bu şekilde iki devlete sınırı olan sadece iki tane başkent vardır.)

Bratislava, parlamentosu, devlet binaları, üniversiteleri, müzeleri ve tiyatroları ile Slovakya’nın siyasi ekonomik ve kültürel merkezidir. Slovaklar, Almanlar, Macarlar, Avusturyalılar, Çekler ve Yahudiler şehrin geçmişinde güçlü izler bırakmıştır. Bratislava, bu kozmopolit ruhunu hâlâ muhafaza etmektedir. Şehir çok sayıda festival ve ticari sergiye ev sahipliği yapmaktadır.

En eski Kelt şehirlerinden olan en genç Avrupa başkenti Bratislava; tarihte Roma İmparatorluğu’nun sınırında bulunan, Macar Krallığının önemli merkezi, Orta Çağ’da, Tuna üzerine yapılmış olan son liman şehridir. Aynı zamanda zengin şarap kültürüne sahip tüccarların ve zanaatkârların kenti bugün; Alman, Macar ve Slovakların bir arada harmoni içinde yaşadığı kozmopolit bir şehir olmakla birlikte beklenmedik ekonomik ve kültürel gelişimiyle şaşırtmaktadır.

Zengin kültür mirası ile; ünlü yazarların, ressamların, kâşiflerin ve müzisyenlerin doğup büyüdükleri yer olan Bratislava, Orta Avrupa’nın son gözde şehirlerindendir. Sürekli çağdaşlaşan Tuna Nehri üzerindeki güzel şehir, tarihi mirasını cömertçe sunmaktadır.

Viyana ya da Budapeşte’ye çok yakın mesafede bulunan Bratislava, o şehirlere gittiğinizde mutlaka rotanıza eklemeniz gereken yerlerdendir. Küçük bir şehir olmasına rağmen bünyesinde birçok tarihi eser ve tarihi anlam taşıyan şehrin zenginliklerini barındırır. Doğal güzellikleri ve tarihi mirası bu kadar zengin olmasına karşın küçük bir bölgede konumlanan şehir, tüm güzelliklerini gözler önüne nazlanmadan sermektedir. 

Barok mimarisiyle hafızalarda yer etmiş olan Bratislava’da; Eski Şehir (Staré Mesto) denilen bölge yayalar için özel olarak hazırlanmıştır. Bu bölgede tarihi yaşamın içinden geçer gibi hissedecek, tarihe dokunacaksınız. Ama antik şehir bölgesinin dışında da Bratislava’nın tarihi birçok mekânı vardır. Orta Çağ’dan beri Alman göçmenler, Macarlar, İtalyanlar ve kalabalık bir Yahudi topluluğu; şehrin farklı yerlerine kendilerine özgü izler bırakmıştır.

Gezilecek Yerler

Maria Theresia şehirde en çok adı geçen isimlerdendir. Maria Theresia Bratislava şehrinin adı henüz Pressburg iken zamana damgasını vuran, güçlü bir imparatoriçedir. Bratislava’daki en güzel saray olan Palffy, ilk barok saray olarak bilinen Keglevich ve pembe dış cepheli Primatial bu güçlü imparatoriçe zamanında yapılmıştır. Bu yapılar genellikle Avusturya mimarisinin izlerini taşımaktadır.

Devlet başkanının kullanmakta olduğu Grasskalkovich Sarayı, tarihi bölgenin bitişiğinde bulunmaktadır. Maria Theresia döneminde şehirdeki pek çok kutlama, tören, konser Grasskalkovich Sarayı’nda düzenlenmiştir. Şehrin en görkemli yapıları çoğunlukla Maria Theresia tarafından yaptırılmıştır ve Maria Theresia yaptırdığı ihtişamlı saraylarda görkemli eğlenceler düzenlemiş, sarayların halka açık bahçelerinde halkın da eğlenmesine imkân sağlamıştır.

St. Martina Şatosu’nun yamacındaki katedralde pek çok ünlü müzisyen konser vermiş, 19 kral ve kraliçe burada taç giymiştir. Bakır kubbeli saraylar ve kiliseler bu şehre özgü mimari yapılardır. 

Hlavne Meydanı

Her büyük şehrin olduğu gibi bu şehrin de kalbi olan bir meydanı vardır; Hlavne Meydanı. Bu meydanda Mozart ve Franz Liszt çocukluk zamanlarında ilk sahne gösterilerini yapmışlardır. Macar Kraliyeti’nin ilk üniversitesi; Academia Istropolitana burada kurulmuştur. Eski belediye binası ise, 500 yıl boyunca bu şehrin yönetildiği tarihi mekândır.

Hlavne Meydanı, arnavut kaldırımlarıyla döşenmiştir, tüm eski şehir bölgesi araç trafiğine kapalıdır. Aheste aheste yürüyüp, tarihi binaları rahatlıkla inceleyerek dilediğiniz kadar fotoğraf çekebilirsiniz. Meydanın ortasındaki 1572’de yapılmış Maximilian Çeşmesi insanların buluşma noktasıdır. Maximilian Çeşmesi dışında şehrin birçok yerinde değişik çeşmelere rastlayabilirsiniz. 

Meydanı çevreleyen renkli binalar, barok ve Rönesans etkilerini üzerlerinde taşımaktadır. Bu capcanlı meydan, küçük dükkânlar ve kafelerle doludur. Birçok yabancı konsolosluk da bu meydandadır.

Grassalkovich Sarayı

Saray, 1760 yılında Maria Thresa’nın isteği üzerine Kont Anton Grassalkovich adına yapılmıştır. Uzun yıllar boyunca aristokrat etkinliklerin, konserlerin ve baloların düzenlediği saray; bugün Slovak Cumhuriyeti Başbakanlık Sarayı olarak kullanılmaktadır. 

Sarayın hemen arkasında Hodzovo Meydanı bulunmaktadır. Bu meydan kocaman yaşlı ağaçlarlarla ve çimlerle kaplıdır. Meydanda şahlanan bir at üzerinde duran İmparatoriçe Maria Theresa’nın bir heykeli vardır. Tibor Batfay tarafından yapılan bu heykel Gençlik Çeşmesi’nin üzerinde durmaktadır. Meydana bisiklet ve köpek girmesi yasak olduğundan oldukça sakin bir alandır. Gün doğuşundan gün batımına kadar açık olan bu mekân yıl boyunca her gün ziyaret edilebilir.

__________________

“Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve sıçtığı bok olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın.”

Palffy Sarayı

Jan Palffy Kontu tarafından yapılan sarayda, cam üzerine yapılmış Gotik resimler, 17. yüzyıl usta ressamlarının resimleri, 13. yüzyıla ait tarihi eserler tüm güzellikleriyle sergilenmektedir. Bazı günlerde modern sergilere yer verilmektedir.

Keglevich Sarayı

Sarayın giriş kapısı üzerinde iki aslan ve antik Hırvat ailesi görülmektedir. Ludwig van Beethoven’ın yakın bir arkadaşı ve yetenekli bir piyanist olan Kontes Babetta Keglevich, Beethoven’la birlikte sarayda birçok kez kompozisyon sergilemişlerdir. Beethoven’ın 1796’daki ziyaretiyle bir süre müzik akademisi olmasına karar verilen saray, bugün Danimarka Büyükelçiliği olarak kullanılmaktadır.

Devin Kalesi

Bratislava Kalesi’nin kalıntıları olan bölgeden şehir manzarası muhteşemdir. Yüzyıllar boyunca Kelt, Alman, Roma ve Slav medeniyetlerinin izlerini barındıran bölgede yürürken zengin, sıcak iklim bitki örtüsünü göreceksiniz. Sangberg kum tepesinin üzerinde 14-16 milyon yaşında olan fosilleri görmeniz mümkündür. Doğal bir patikanın da yer aldığı vadi; bisikletçilerin ve motor tutkunlarının hayran kaldığı yerlerdendir.

Cafe Meyer

Ana meydanın hemen köşesinde geçmişin tatlarını bugüne taşımayı başaran bir kafe bulunuyor. 1878’de açılmış olan kafenin ortasındaki kuyunun altında eski zamanlardan kalma kemikler ve kaplar bulunuyor. Café Meyer, yerel mutfağın yanı sıra pastalarıyla çok sevilen bir mekândır.

Rusovce and Cunovo

Farklı toplu taşıma araçları ya da Tuna Nehri kıyısından bisikletle giderek Ulaşabileceğiniz İngiliz Tudor dönemi tarzında yapılmış olan kalenin etrafında İngiliz parkı bulunmaktadır. Čunovo, olimpiyat şampiyonu Michael Martikan ve “su sporcularının cenneti” olarak adlandırılan 816 metre uzunluğunda ve 6,6 metre derinliğinde olan su kanalını içinde barındırır. Spor komplekslerinin yanı sıra bir Avrupa müzesi olan Danubiana Sanat müzesini de görebilirsiniz. 1700 metrekarelik alana sahip olan müzede, en ünlü Avrupalı ve yerel sanatçıların eserlerini bulabilirsiniz.

TrinityKilisesi


Eski şehrin girişinde, yuvarlak bir meydanda, içi büyüleyici güzellikte olan Trinity Kilisesi ile karşılaşacaksınız. 1529′da Osmanlı Savaşı sırasında yıkılan St. Michael Kilisesi’nin yerine inşa edilen kilise 1717′de yapılmaya başlanmış ancak bitirilişi 1727 yılını bulmuş. İç kısımları tamamen mavi renge boyanan kilisenin duvarlarında ve tavanda oldukça güzel freskler yer almaktadır.

Eski Şehir

Kilisenin biraz ötesindeki dar geçitten geçerek eski şehri görebilirsiniz. 1927 yılından beri beton olarak inşa edilmiş köprüden geçip, bugün ayakta kalabilmiş dört kapıdan sonuncusu olan Michael’s Kapısı’ndan içeri girebilirsiniz. Eski binaların alt katları modern ve zevkli bir şekilde döşenerek, küçük kafeteryalar ve restoranlar hâline getirilmiştir. 

Bazı evlerin pencereleri savaş sırasında tuğla ile örülerek kapatılmış veya pencerelere taş yünleri sıkıştırılmıştır. Bu evler bugün aynı şekilde korunmaktadırlar. Bir evin çatısında aldığı bir darbe sonucu büyük bir delik bulunmaktadır. Açık hava müzesinde gezerken savaş esnasında hasar gören evlerin bile mimari estetiğe sahiptir.

Cumil ve Napolyon Heykelleri

Şehrin en çok fotoğrafı çekilen heykeli; eski şehrin içinde yürürken birden karşınıza çıkıyor. Logar kapağından çıkar gibi durmakta olan bronzdan bir heykel, muzip bir şekilde aşağıdan yukarı doğru bakıyor ve mutlu mutlu gülümsüyor.

Meydanda bulunan bir diğer heykel de, banka yaslanmış bronz Napolyon heykelidir. Bu iki heykelin de sembolik anlamları vardır. Cumil 1997 yılında Korzo’nun yani eski şehrin yeniden inşasını anlatmak, Napolyon heykeli ise 1805 yılındaki istilayı hatırlatmak için yapılmış. Şehir meydanının kenarında birbirinden güzel mimari özellikler sergileyen yapıların yanı sıra sizi şaşırtacak heykeller de görmeniz mümkündür.

St. Elizabeth Kilisesi

“Mavi Kilise” adıyla da bilinen St Elizabeth Kilisesi’nin dış cephesi tamamen mavi seramiklerle süslenmiştir ve nouveau mimari sanatının muhteşem örneklerini sergilemektedir. Bratislava; özgürlüğüne kavuşmasıyla birlikte etkileyici tarihi binaları, en iyi hâllerine getirmiş ve en iyi şekilde restore ettirmiştir.

St. Martin Katedrali

Eski Şehir’in sonunda Bratislava Kalesi’nin altında bulunan katedral, Macar krallarının ve kraliçelerinin taç giydirme törenlerinin yapıldığı, tarihi 14. yüzyıla uzanan bir yapıdır. St. Martin tacın üzerine konulması için bir haç yerine altın bir yastık kullanılmasını uygun görmüştür. O günden sonra bu katedral, dini bir yapı olmanın dışında yeniliklere açık oluşunu kanıtlamıştır. 

Bratislava Kalesi

Eski şehrin üzerinde bulunan tepeye yapılmış kale, Bratislava hakkında yazılı kayıtlarda bulunan ilk yerdir. Bu yazılı kayıt; 907’de yazılmış olan Salzburg anıtlarıdır. Yazıda Bavyeralılar ve Macarlar arasında geçen savaş anlatılmaktadır. Kalenin ilk sahiplerinin Keltler olduğu düşünülmektedir. Keltlerin kaleye verdikleri isim ise Oppidum’dur.

Eski Hali

Yüzyıllar boyunca Roma İmparatorluğu’nun sınırında bulunan kale, Büyük Moravian (Çek) İmparatorluğu sırasında heybetli bir şekilde büyütülmüş ve o zaman için önemli ve belirgin bir merkez hâline getirilmiştir.

Yeni Hali

10. yüzyılda Bratislava büyüyen Macaristan’ın önemli bir bölgesi olmuştur. Kalenin içine taş bir saray ve onun uzantısı olan taş bir kilise; St. Saviour yapılmıştır. 15. yüzyıla gelindiğinde ise, Luxembourg Hanedanı’nın son imparatoru Sigismund’un hükmüyle kale, gotik stille yeniden yapılmıştır. Bu dönemde kaleye yedi metre uzunluğunda yeni bir giriş kapısı; Sigismund’s Gate eklenmiştir. 

Sigismund Kapısı

Kral Ferdinand 16 yüzyılda Rönesans stiliyle kaleyi yenilerken, 17. yüzyılda Maria Theresa barok stilini daha uygun görmüştür. Özetle Bratislava Kalesi her döneme göre yenilenmeye devam etmiş, sürekli yenilenen şehre ayak uydurmuştur. 

Tarih kokan heybetli Bratislava Kalesi’ne gittiğinizde tüm şehri ve Tuna Nehri’nin eşsiz manzarasını görebilirsiniz. 

Primatial Sarayı

1778 yılında Estergon başpiskoposuna ait bölgede yapılan saray, tamamen klasik bir şekilde inşa edilmiştir. Sarayın çatısında bulunan alegorik heykeller ve vazolar, ünlü heykeltıraşlar J. Kögler ve J.A. Messerchmidt tarafından yapılmıştır. Pencerelerin üzerinde bulunan 150 kilo ağırlığındaki heykel, sarayın ilk sahibi olan Kardinal Jozef Batthyanyi’nin heykelidir.

Çatıda bulunan heykeller, kardinalin insani değerlere ve gelişime verdiği önemi göstermek amacıyla yapılmıştır. Fransa ve Avusturya arasında imzalanan Bratislava Antlaşması 26 Aralık 1805 tarihinde bu sarayın Aynalar Salonu’nda (Hall of Mirrors) imzalanmıştır. 

Bugün ise Bratislava Belediye binası olan saray, halkla iç içedir ve eski sarayın Aynalar Salonu, büyük konserler için kullanılmaktadır. Bir İngiliz kasabası olan Mortlake’de 1903’te gün yüzüne çıkan kraliyet duvar resmi dokumacılığı koleksiyonunun nadir eserleri şüphesiz görülmeye değerdir. 

Sarayın bahçesindeki zarif çeşme St. George, efsanevi bir şövalyenin ejderha ile savaşmasını simgelemektedir. Efsaneye göre; şövalye, reformcu St. George kardinalini, ejderha ise şehrin reformunu yasaklayan Katolik Kilisesi’ni simgelemektedir. Efsaneye göre, St George ejderha ile savaşında galip gelir ve ödül olarak bakire Dubravka ile evlenmeye hak kazanır. İnanışa göre, her yıl St. George Günü’nde, taştan heykel canlanır ve atıyla tüm şehir sakinlerini kolaçan edip tüm şehri dolaşır.

St. Michael Kapısı

Bratislava’nın ortaçağdan kalma en eski kapısı üzerinde barok stili bir ejderha bulunur. Kapı adeta tarihi hayatla, güncel yaşamı birbirinden ayıran bir noktada bulunmaktadır. Kapının dışında yoğun akan bir yaşam, trafik, telaş; diğer yanda ise tarihi eserlerin olduğu, tarihi dokuyla kaplı bir yer.

St. Michael Kapısı’nın hemen altında kapının diğer önemli dünya şehirlerine olan uzaklıkları yazılmış ve İstanbul da doğal olarak bu şehirler arasında yerini almıştır.1543’te Osmanlı, Estergon’u fethedince kardinal kaçıp bu kapıdan geçmiş ve kapının arkasındaki tarihi yapıtları ve binaları büyütmüştür. Osmanlı, farkında olmadan buradaki sanatsal gelişime katkıda bulunmuştur.

En Dar Ev

Michael Kulesi ve Michael Kapısı’nın arasında bulunan 130 cm genişliğindeki, 3 katlı ev turistlerin yoğun ilgisiyle karşılaşmaktadır. Bu yapı, Avrupa’da bulunan en dar evdir.

Ulusal Slovak Tiyatrosu

Eğer klasik müzik hayranı iseniz; Hviezdoslavovo Meydanı’nda bulunan Ulasal Slovakya Tiyatrosu’nda Slovak Filarmoni Orkestrası sürekli olarak performans sergilemektedir. Bu ihtişamlı tiyatro binası, opera ve bale gösterileri izleyebileceğiniz en güzel ve en gözde mekândır. 1884’te ünlü Viyanalı mimarlar Ferdinand Feller ve Hermann Helmer tarafından yapılmış olan görkemli yapı, dünyadaki benzerlerini kıskandıracak nitelikte dünya opera ve balesinin önde gelen büyük isimlerini ağırlamıştır. Örneğin F. Saliapin, P. Mascagni, R. Strauss, G. Filip, M. Freni, P. Capuccili, R. Reznikov, J. Obrazcova., M. Fonteyn,Dansçıları, A. Alonso, V. Vasiliev burada sanatlarını sergilemiş; Peter Dvorsky, Josef Kundlak, Jan Galla, Eva Jenisova, Edita Gruberova and Lucia Poppova gibi isimler ise bu tiyatroda yetişerek dünyaya açılmıştır. 

Kuğu Gölü Balesi gibi klasik bale gösterileri ve klasik müzik konserleri en incelikli ve en zarif şekilleriyle aralıksız bu tiyatroda devam etmektedir. 

Müzeler
Büyük bir tarihi geçmişe sahip bu şehirde büyük küçük sayısız müze bulunmaktadır. 
Şehir Tarihi Müzesi

Arkeolojik ve tarihi eserlerin sergilendiği Şehir Tarihi Müzesi; Macar krallarının taç giyme törenleri, el sanatları tarihi, ortaçağ zindanları ve bunun yanı sıra antik müzik enstrümanları sergilemektedir.

Doğa Bilimleri Müzesi

Doğa Bilimleri Müzesi’nde, komün dönemden modern döneme doğa bilimindeki ilerlemelere işaret eden ve bilimin gelişirken hangi evrelerden geçtiğini gösteren mekanizma ve sanat eserleri gösterilmektedir.

Ulusal Slovakya Müzesi

Eşsiz antik Mısır koleksiyonları ve arkeolojik bulguların sergilendiği ulusal müze, modern sanatçıların da eserlerine yer vermektedir. Bratislava Kalesi’nin bulunduğu tepenin yamacında bulunmaktadır.

Gerulata

Antik Gerulata Müzesi, Roma İmparatorluğu’nun bu bölgedeki hâkimiyetiyle ilgili birçok belge ve eser sunmaktadır. Antik Roma askeri kamplarının ve arkeolojik bulguların sergilenmekte olduğu müze, tarihi sit alanı olarak kabul edilmiş olan Carcuntum bölgesine birkaç dakika uzaklıkta bulunmaktadır.

Tarihi ulaşım araçlarının bulunduğu müze, şehirde kurulan ilk tren istasyonu üzerine yapılmıştır. Müze, bugün kullanılan merkez tren istasyonuna ise çok yakın bir mesafededir.

Ticaret Müzesi

Ticaret Müzesi’nde eski reklam afişlerinden, ilginç levhalara ve değişik sanat eserlerine kadar birbirinden yaratıcı eserler görebilirsiniz.

Diğer Müzeler

  • Antol Müzesi
  • Balneoloji Müzesi
  • Betliar Müzesi
  • Bojnice Müzesi
  • Merkezi Slovakya Müzesi
  • Cerveny Kamen Müzesi
  • Doğu Slovakya Müzesi
  • Liptov Müzesi
  • Küçük Karpat Müzesi
  • Madencilik Müzesi
  • Zvolen Tarih ve Coğrafya Müzesi
  • Banska Bystrica Tarih ve Coğrafya Müzesi
  • Zilina Tarih ve Coğrafya Müzesi
  • Spis Müzesi
  • Orava Müzesi
  • Nitra Müzesi

Alinti: Kaymak

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
cool
Cool
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Viyana Blog - Güncel Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!