Financial Times’ın haberine göre, yarı iletken çiplere yönelik yoğun küresel rekabetin ortasında, Tayvanlı tedarikçiler Avrupa’da yatırım yapma olasılığını araştırıyor.
Dünyanın en büyük fason çip üreticisi Taiwan Semiconductor Manufacturing Co’ya (TSMC) temizlik maddeleri ve solventler sağlayan LCY Group’un Başkanı ve CEO’su Vincent Liu niyetlerini açıkladı. “Almanya’da yatırım planlıyoruz ve Avrupa pazarı bizim olacak” dedi. LCY Group bu çabasında yalnız değil; TSMC’nin diğer üç kimyasal tedarikçisi de Avrupa’da yatırım yapmakla ilgilendiklerini ifade etti.
Bu ilgi, AB’nin Çip Yasası ile kolaylaştırılan Avrupa Birliği’nde gelişmiş çip fabrikalarının kurulmasıyla yakından bağlantılı. AB’nin Çip Yasası, birliğin küresel üretim kapasitesi payını 2030 yılına kadar %10’dan %20’ye çıkarmak için kamu ve özel sektör yatırımlarına 43 milyar Avro çekmeyi hedefliyor.
Bu girişimin bir parçası olarak AB, yabancı çip üreticilerini kendi sınırları içinde fabrika kurmaya teşvik etmek için sübvansiyonlar sunuyor. Örneğin Intel, Almanya’da iki çip fabrikası kurmak için 30 milyar Avro taahhüt etti ve Polonya’da 4,6 milyar Avroluk bir yarı iletken montaj ve test tesisi planlıyor.
Taiwan Semiconductor Manufacturing Co (TSMC), Almanya’da 10 milyar Avroluk bir çip tesisi kurmak için Avrupalı çip üreticileri Infineon ve NXP’nin yanı sıra otomobil tedarikçisi Bosch ile ortaklık kurdu. Ayrıca, çok uluslu çip üreticisi GlobalFoundries ve Avrupalı çip şirketi STMicroelectronics’in Fransa’da 5,7 milyar Avroluk bir fabrika kurma planları var.
Komisyon’un Değerler ve Şeffaflıktan Sorumlu Başkan Yardımcısı Věra Jourová, Eylül ayında yürürlüğe giren Çip Yasası’nın önemini vurgulayarak şunları söyledi: “Çiplerde liderlik için küresel yarış bir gerçektir ve Avrupa bu yarışta aktif rolünü güvence altına almalıdır.”
Yerli yarı iletken üretiminin kurulması ve tedarik zincirinin güçlendirilmesi, AB’nin üretimde Çin ve Tayvan’ı, tasarımda ise ABD’yi içeren sınırlı sayıdaki yabancı tedarikçiye olan bağımlılığını azaltması açısından hayati önem taşımaktadır. Yarı iletkenlerde tam bağımsızlığa ulaşmak uzmanlar tarafından “imkansız” olarak görülse de, bu tür yatırımların AB’nin yarı iletken sektöründeki rekabet gücünü önemli ölçüde arttırması bekleniyor.
