Viyana’da aydınlık, güneşli ve sıcak bir gündü, dolaşmak ve süre ayırmak istemenizi sağlayacak türden. Fakat en azından şimdilik, burası dinlenme havasında olan bir kent değil.
Pazartesi gecesinden hatıralar hücum güvenli ve misafirperver olmakla övünen bir şehirde oyalanmak.
Duygular ham kalır ve yaraların hepsi fazlaca elle tutulur.
Schwedenplatz ve Rotenturmstrasse’nin köşesinde dururken, bu köşede meydana gelen karşılıklı silahlı çatışmanın etkilerini görebiliyorum.
Derhal önümde ufak bir binada camların hepsi kırık; bir reklam panosunda, cam paramparça oldu. Yere püskürtülmüş kırmızı daireler var, mermi kovanlarının nerede bulunduğunu gösteren işaretler.
İngiltere’de bunun şeklinde saldırılar olduğunda, polis günlerce kabahat mahallini kapatan kordonlar oluşturur ve meraklı gözleri fazlaca uzaklardan uzak meblağ.
Burada, Viyana’da, her şey daha içgüdüsel ve mevcut.
Bölgede dolaşırken, açılmış ve atılmış bir ilk yardım çantası görüyoruz.
Ters çevrilmiş masalar, bir tarafa atılmış cerrahi eldivenler var.
Bir takım basamağın dibinde, kimsenin temizlemediği ufak bir kan havuzu var.
On senelerdir terör saldırısı tanımayan bir kent olan Viyana, bu ani sertlik patlamasıyla iyi mi başa çıkılacağı mevzusunda kafası karışmış görünüyor.
Birkaç dakika ötede, Ravi Kaul’u caddede gezinirken buluyorum. Ana sinagogun yakınında, Avusturya’da sokağa çıkma yasağından ilkin son yemeğini yiyenlerle dolup taşan bir restoranı var.
Akşam saat 20.00 sıralarında tüfek sesleri duydu. “Gum, güm – bu sesi karıştıramazsın,” dedi bana. “İnsanlar kaçıyordu. Oldukca fazla atış vardı – bir ihtimal 50, bir ihtimal 100.”
Müşterileri restoranın içinde toplandı, arkasından birçoğu temiz kalmak için yukarı çıktı.
Ortalama on dakika sonrasında Ravi, uzun bir atış sesi daha duyduklarını söylüyor. Sonrasında polis geldi ve “yukarı çıkıp saklanmamızı söylediler”.
Bazı müşteriler ayrıldı; bazıları, nihayet eve dönmeleri için resmi izin verilen saat 2.30’a kadar Ravi’de kaldı.
Olanlar için umutsuzca üzülüyor, sadece başka bir saldırının “fazlaca geçmeden bir yerde, kesinlikle gerçekleşeceğini” düşünüyor.
Bu, son birkaç hafta içinde çeşitli Avrupa devletlerinde birçok kez duyduğum bir yorum.
Esasen İslam bayrağı altında terörün geri döndüğüne dair bıkkın bir kabul var.
Fransa’da şimdiden ulusal diyaloğun kalbine geri dönmüş şeklinde hissediyor.
Avusturya’da, bu gerçekleşme son birkaç gün içinde büyük bir hızla geldi.
Avrupa liderleri, bu senenin büyük bölümünde COVID ve finansal tesiri ile meşgul oldular.
Şimdi ise terörün öngörülemezliği ve dehşetiyle yüzleşmek zorunda kalıyorlar.
Bazıları bilhassa savunmasız olacaktır; bazıları yalıtılacak, sadece hiçbiri bağışık değil.
Bazıları hazırlanmış olur; bazıları değil. Avrupa’nın en güvenli, en misafirperver şehirlerinden kabul edilen Viyana, artık daha endişeli ve daha davranışlarında ölçülü.