Kadın doğmak, anne olmak ya da olmamak!

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hanım olmak zor olsa gerek. Sütten kesilme ile başlamış olan kaygı, kastrasyon kaygısı, penis eksikliği, çocuk sahibi olma kaygısı, tane kanaması, bekaretin bozulması, çocuk sahibi olamama korkusu, doğum, bebeği yitirme kaygısı, menopoz ve üreme işlevlerinin  kaybı ile son bulur. Ne kadar oldukca hayal kırıklığı yaşamak zorundadır hanım? Fakat hanım olmak yetmez, tamamlanmamış kalmamak için anne olmalıdır. İnsanlık zamanı süresince, kadınlardan anne olmaları beklenmiştir. Bundan daha naturel ne olabilir ki? Bir kadının varoluşu ve anne olması birbirini tamamlayan şeylerdir sanki. Kimse hanım için anneliğin karmaşık bir duygu yada rol bulunduğunu sorgulamaz. Bilhassa vatanımızda, kadınlık ve annelik özdeşleşerek, annelik kadının esirgemez, şefkatli, cefakar ve şefkatli doğasının bir parçası olarak tanımlanır. Bir karı sadece anne olup, saçını süpürge ederek kıymet kazanacaktır. Annelik değişik değişik toplumsal roller ve değerlerle birleşerek, kadının mukaddes bir nesne olarak toplumda yer alması anlama gelir.

Toplumsal dilde anne; bakan, besleyen, evladı sakınan, büyüten, sevgi ve şefkat gösteren, kendini unutan kişidir. Ataerkil toplumumuzda ev kadınlığı, en temel kadınlık temsilidir. Çalışan hanım ve anne olmak birbiriyle çatışan kavramlar olarak, çatışan rolleri doğurduğundan, giderek zorlaşan ekonomik şartlarda, hanım çalışsa bile, çocuğuna bakan şahıs olmaya devam etmek zorundadır. İyi bir eş, iyi bir anne olmanın mükafatını toplumsal saygınlık duygusu ile alacaktır hanım. Aslen toplumumuzda bayanlar dört duvar içinde kendi mutluluğunu yaratan, çocuklarını doğduğu günden itibaren bakan besleyen olarak tanımlanırlar. Son dönemde, bayanların anneliği ertelemesi kim bilir bundandır. Ya hanım artık anne olduğundan kıymetli olmak istemiyorsa? Ya çocuk merkezli olarak kurgulanan bu şemada da hanım ikincil olarak tanımlanarak sevgiyle hizmet eden olarak konumlandırılmak istemiyorsa? Toplumsal olarak anneden beklenen evlatları için kendini feda etmektir; kariyerini, hedeflerini, yaşamını içeren bu vazgeçiş gerekirse toplumsal yaşamdan çekilmeyi, çalışmamayı yuvasında mutlu olmayı gerektirir.

Sanki hanım kendi yaşamından ne kadar feda ederse toplumsal yaşamda o denli kıymet kazanacaktır. Ataerkil sistemizde adam çocukluğundan itibaren özne olarak yetiştirdiği için sistemin öznesi olarak adam toplumda yer edinir. Buna karşılık hanımdan, bedeni ve doğurganlık özelliği dolayısıyla, kadınlığını gerçekleştirebilmesi için kendisini nesne haline getirmesi beklenir, ve hanım özne olmaktan uzaklaştırılır.

Gerçek bir karı olmak için anne mi olmak gerekir?

Bu topraklarda kadınlık derğersiz, annelik ise kutsaldır…Geleneksel toplumlarda çocuk ailenin en temel parçası olarak görüldüğü için yalnızca çocuk sahibi olunca aile kurulabileceği algısı hâkimdir. Geleneksel toplumlar da var olmanın anlamını ve mutluluğun koşulunu çocuk doğurmakla pekişmiştir. Evladı olmayan bayanlar ise kendilerine çocukla ilgili sorulan sorularla yıpranmakta, suçluluk hissi, dışlanma, sadakatsizlik, boşanma yada tehdit edilme şeklinde problemler ile karşılaşır. Çocuk doğuramamak hanım için bir sıhhat problemi değil, bir eksiklik, bir ayıptır. Dolayısıyla çocuksuzluk aşağılayıcı bir durumdur. Meslek, kadının varoşlunu tamamlamasında oldukca azca bir yer kaplar, onu daha oldukca tamamlayan şey evliliktir. Zira cemiyet için bir bayanı tamamlayan en mühim iki vakadan biri evlilik diğeri çocuk doğurmaktır. Gerçek bir karı, çocuk doğurur algısı o denli yaygındır ki, ataerkil değerlerden oldukca uzak yaşayan bir karı bile, bu korkudan kaçamaz… Bir karı doğurmamayı da seçebilir, sadece toplumsal medyanın ve çevrenin baskısı bayanı bu kadardan uzaklaşmaya zorlar.

Annelik Psikolojisi…

Klasik psikanalitik kurama gore, kız çocuğunun kadınsılığa erişimi, çocukluk çağındaki Ödipus karmaşasının çözümlenmesine bağlıdır. Ödipus karmaşasından önceki evrede hem kız hem de adam çocuğun, anneyle yoğun ve yakın bir ilişkisi bulunmaktadır. Fallik döneme girişle beraber, pozitif Ödipus karmaşasında çocuk anneyi arzulamaya adım atar ve anneyle olan ilişkisinde babayı kendisine rakip olarak görür ya da negatif Ödipus karmaşasına girerek babanın arzusunun nesnesi olmak için annenin yerine geçmeyi arzular. Birincisinde çocuk babanın yerini almak isterken ikincisinde annenin yerini alarak babanın arzusuna haiz olmak ister. Adam çocuk kız çocuklarında penis olmadığını keşfettiğinde, eskiden penislerinin bulunduğunu fakat kesildiğini varsayar ve eğer annesini arzulayarak babasına rakip teşkil etmeye devam ederse kendisinin de babanın misillemesine uğrayarak hadım edilebileceğini düşünür, dolayısıyla kastrasyon tehdidini hisseder. Kendi penisine olan narsistik yatırımı ve nesneye yönelik libidinal yatırım içinde bir seçim yaparak kendi penisine narsistik yatırım yapmayı seçer. Böylece kastrasyon endişesinin kabullenilmesiyle beraber adam çocuk için Ödipus karmaşası çözümlenir. Tüm evlatların ilk aşkları anneleridir. Anneliğin öyküsü de anneye olan bu aşkla adım atar. Kız çocuk annesinin arzu nesnesinin babası bulunduğunu anladığında, kendi anneliğine giden süreç başlamış olur. Bundan ötürüdür ki, bir kızın anneliğe giden yolu birazcık da annesinin zihninden geçer. Kız çocuğunun hem annesinin arzu nesnesi olması hem de kendi arzu nesnesinin anası olmaya devam etmesi, anneliğinin önündeki engeldir. İlk yapılması ihtiyaç duyulan annenin aşkından kopabilmektir. Preödipal anneden ayrışmak gerekir. İşte bu aşamada, anne kız içinde gereksinim, aşk ve nefret iyice birbirine girer. Aslen kızın başından beri istediği tek şey bir adam olmak değil, özerk, tam bir karı olarak kendisini anneden çekip ayırmaktır.

Freud’a gore anne, çocuğun narsisistik gereksinimlerini karşılarken birincil sevgi nesnesi konumuna gelmiş olarak evladı dünyadaki tehlikelere karşı ilk koruma zırhı işlevini görür. Dolayısıyla anne çocuğun kaygı hissine karşı da ilk korumasıdı. Freud’a gore anne bakım verme ve temizlik aşamalarında çocuğun cinsel organını uyararak hem kız hem de adam çocuk için bir baştan çıkarıcı konumuna geçmektedir. Annenin çocuğa bakım verdiği, yıkadığı, temizlediği, beslediği tüm anlarda çocuk anne karşısında eylemsiz konumdadır. Sadece sonrasında çocuk bu deneyimleri oyun formatında tekrarlayarak kendisi etken role geçebilir. Dolayısıyla anne hemçocuğun eylemsiz konumu deneyimlemesini elde eden, hem de hemen sonra kendisininaktif konuma geçerek bu deneyimleri yine kurgulamasını sağlayacak malzemeyi çocuğa veren kişidir. Anne çocuk ilişkisiyle ilgili olarak Freud, minik kızın anneye yönelik kuvvetli çiftedeğerli hislere haiz bulunduğunu, sadece adam çocuk şeklinde bu çiftedeğerli hisleri babaya yansıtmadığını ifade eder; minik kızın birincil sevgi nesnesini anneden babaya yöneltebilmesi gene anneye karşı hissettiği bu çiftedeğerli hisler yardımıyla gerçekleşir. Psikanalitik teoriden gelişen bağlılık teorisi anneliğin duygusal tecrübesine ve anne-çocuk içinde kurulan bağlılık ilişkisine ehemmiyet verir. Bağlılık teorisinde, anne ve çocuk arasındaki ilişki, duygusal aşk şeklinde düşünülürken, annelik bebeğe olan yakınlık ve hazır bulunuşluk derecesi ile tanımlanır. Böylesine idealleştirilmiş annelik, hem besleyen yanı, hem de eylemsiz olma yanı ile popüler hanım imajı ile uyumludur. Bu annelik modeli, narin bebeğin ihtiyaçlarının giderilmesi üzerine yoğunlaşır. Bağlılık kuramı, anne çocuk ilişkisine daha oldukca çocuğun ihtiyaçlarının iyi mi karşılanması gerektiği, annenin çocuğuna iyi mi duyarlı davranacağı ve çocuk bakımı ile ilgili kendini iyi mi görevli hissedeceği üstünde durur. Kuram anneliği, içgüdüsel olarak ele alır ve anne sevgisini naturel bir kalite olarak değerlendirir. Çocuğa karşı kızgınlık ve düşmanca duyguları, kadının anne olması bağlamından ziyade onun bireysel patolojisi olarak ele alır.

Geleneksel psikanalitik yaklaşım, anneliği temel içgüdü olarak ele alırken; anneliği, kadının dişilik yönünün bir özelliği olarak görür. Annelik problemleri (kısırlık ve depresyon) kadının, erişkin hanım kimliğine uyum sorunları ile ilişkilendirilir. Bu yaklaşım daha oldukca kadının iç çatışmaları üstüne yoğunlaşır. Annelikle beraber hanım, ego gelişiminin yeni bir sürecini başarmaktadır. Bu görüşe gore; kadının tecrübeleri, kendi gelişimi ve erişkin kimliği üstüne kuruludur. Hanımda libido ile analık içinde çatışma oluşmaktadır. Scheaffer’e gore, kadının dişiliğinin açılması kendisine değil, devamlı itkiyle özdeşleştirilen bir cinsel nesneye bağlıdır. Hanım için çocuk sahibi olmak değişik anlamlar içermektedir. Bir kadının bedeni bütünüyle annesinin bedenini çağrıştırır; bu, onu birbiriyle çelişen iki uğraşla karşı karşıya getirir. Hanım hem annesinin kadınsı becerileriyle özdeşleşmek hem de duygusal olarak annesinden ayrışmak ve kendi vücudu ve cinselliğinin sorumluluğunu üstüne almak durumundadır. Hamilelik -ki bu kadının kendi annesiyle özdeşiminin son aşamasıdır- kız çocuğunun doğurgan annesiyle özdeşimde kendi annesel benliğini kapsayan kişilik idealinin gerçekleştirilmesinde büyük ehemmiyet taşımaktadır. Ufak kız evladı için, tıpkı kendi anası şeklinde gelecekte bir çocuk sahibi olabileceğine dair duyduğu itimat onun kadınlık hissinin, cinsel kimliğinin ve özgüveninin oluşumunda oldukca mühim bir yer tutmaktadır. Bunların açığa çıkması kız çocuğunun fizyolojik olgunluğa erişmesiyle mümkün olmaktadır. Bu olgunluk döneminden önceki hamilelik fantezileri ve arzuları minik kızın gelecekteki kimliğinin düzgüsel bir parçası olarak görülmeli, bunların erişkin yaşamında elde edilecek bir hedefe hizmet etmiş olduğu düşünülmelidir. Gebelik ve doğum, hanım bedeninin içinde bulunan genital organlara ilişkin doğurganlığının kanıtıdır. Bu durumda genital organlar ve rahim değerlidir. Doğumla beraber kadınsı genital organlar gurur deposu olurlar. Evladı taşıyabilmek, gelişmesini ve büyümesini sağlamak hem narsisistik hem de erotik düzeyde yaşanır. Annelik ve dolayısıyla rahim, simgesel düzeyde de varlıklı ve yaratıcı bir yer olarak hanım ruhsallığının merkezine geçer. Simgesel anlamdaki yaratıcılık ve doğurganlık, haiz olunan çocuk yardımıyla fallik eksikliğin tamamlanmasından daha çok bir şeydir.

www.aysetolga.com

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
cool
Cool
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Viyana Blog - Güncel Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!